CEO’lara Kulak Verin: Teknolojinin Dönüştürdüğü Piyasalarda Hayatta Kalmanin İpuçlari Aralık 19, 2019 AYKUT SARIBIYIK: Değerli misafirlerimiz, Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği ve sponsorların büyük gayret ve hazırlıkları, hükümetin ve düzenleyici kurumların katkıları ile gerçekleşen bu yılki Sermaye Piyasaları Kongresinin ikinci panelini açmak istiyorum. Her şeyden önce, vizyonları ve böylesine kalabalık, saygın ve Türkiye’nin en önemli sermaye piyasası olayını yaratma çabaları için herkese teşekkürediyorum. Böylece önümüzdeki 54 dakika içerisinde, sektörü her yönden, alım ve satım tarafı ile teknoloji CEO’larını dinleyeceksiniz. Sermaye piyasalarının teknoloji ve dijital dönüşüm ile ilgili geçmişi, bugünü ve geleceği hakkında her şeyi dinleyeceğiz. Bu yüzden panele başlamak için sabırsızlanıyorum. Baturalp, çok net ve çok temiz soracağım. Veri, aracı kurumlar için ne demek, veriyle ilgili nasıl eğilimler görüyorsun ve sence veri aracı kurumları nasıl ve ne şekilde değiştiriyor? BATURALP CANDEMİR: Verinin ne olduğu konusunda bir fikrimiz vardı ama son zamanlarda aslında gerçekte ne kadar önemli olduğunu fark etmeye başladık. Eğilimler deyince, hani çok geçmişe gitmesek bile 7 yıl önce yanlış hatırlamıyorsam Türkiye’deki her aracı kurum, yatırımcıdan aldığı emirleri borsaya iletmekle mükellef ya da işi bu olan şirketler, bir kanaldan saniyede 6 emir gönderiyorlardı. İki kanal vardı, aracı kurum olarak 12 emir gönderebiliyorduk. Ücret karşılığında da 12 adedi 24’e çıkartabiliyorduk. Her aracı kurum en fazla bu kadar gönderebiliyordu. Yani saniyede 24 emir, en fazla iletebileceğiniz rakamdı. 100 aracı kurum olduğunu varsayarsak, saniyede iletilebilecek veri sayısı 2.400 civarında bir şeydi. Borsanın da veriyi işleme kapasitesi bu civarlardaydı veya biraz daha üzerindeydi. Verinin aslında ne olduğunu bir süre sonra NASDAQ’la yapılan ortaklık ve ondan sonra adapte edilen yeni sistemlerle fark etmeye başladık. Nasıl fark ettik; bir gün, Türkiye’ye gelen yabancı yatırımcıların tarzı değişecek, başka yeni tür yatırımcılar, yani daha önce görmediğimiz tipte yatırımcılarla karşılaşacağımızı biliyorduk ama bunun ne kadar hızlı olacağını düşünemiyorduk. Bu yeni sisteme geçtikten 6 ay sonra, 1 yıl sonra bir gün yeni bir müşteri kazandık, yabancı ve algoritma bazlı çalışan bir yabancı yatırımcıydı. Kurumsal yatırımcıdan bahsediyorum. Diğer ülkelerde de benzer işlemleri var. Kolokasyonda olmak istediklerini ve daha hızlı emir iletmek istediklerini söylediler. Biz o sırada kolokasyonda bir yer edindik ve buradan hizmet vermeye başladık. Fakat verinin önemini o zaman fark ettik. Dediğim gibi saniyede en fazla 24 emir gönderebilen bir şirket, 100, 200, 300 civarında emir göndermeye başlarken, müşterimizin talebi şuydu; saniyede 300 emir gönderebiliyordu hattan, dedi ki bir gün saniyede 500 emir göndermek istiyorum. 6 ay önce, 1 yıl önce saniyede 24 emir gönderen şirket, şimdi sadece bir müşterisi için, bir kurumsal müşteri için bir saniye içerisinde 500 emir göndermek istiyor. O zaman verinin önemini düşünmeye başladık. Çünkü o kadar emri, o kadar çabuk gönderebilmeniz için, veriyi o kadar hızlı alabilmeniz lazım. Sonra işleyebilmeniz ve kullanılabilir hale getirmeniz lazım. Ondan sonra bir şekilde yatırım stratejisine destek olacak bir hale sokmanız ve yatırım stratejisini gerçekleştirmeniz için emirleri göndermeniz lazım. Ve bütün bunları bir saniye içerisinde yapıyorsunuz. O yüzden veri aslında bizim düşündüğümüzün çok ötesindeymiş. Daha sonra şunu fark ettik, veriyi sadece veri olarak görmek değil, veriyi bir yerden başka bir yere çok hızlı transfer edebilmek, o alınan veriyi işleyebilmek, kullanılabilir hale getirmek ve ondan sonra onun üzerine yeni stratejiler inşa etmek aslında çok kıymetli bir şey. O veri düşündüğümüzden çok daha değerli bir veri. Tabii bunun dışında aracı kurumlara düşen başka yük de var, yani bu veriyi korumanız, verilerinize sahip çıkmanız, güvenli bir şekilde tutmanız lazım. Sonradan fark ettik ki, aslında verimimarisini tekrar düşünmek ve tekrar planlamak lazım. Vaktimiz kısıtlı olduğu için ikinci turda kaldığım yerden devam edeyim. AYKUT SARIBIYIK: Tankut, Baturalp bir aracı kurum olarak veriyi daha çok işleme kapasitesi, işleme hızı ve aynı anda pek çok emri piyasaya iletme, kısaca iletim ve iletme anlamında çok güzel özetledi. Peki, Türkiye’nin en büyük fon yöneticilerinden biri olarak veri fon yöneticilerini nasıl değiştirdi, nasıl değiştiriyor, neler oluyor? TANKUT TANER ÇELİK: Veri esasında bizim işimizde her şeyden evvel para demek. Çünkü veriyi ne kadar önce işlerseniz o kadar önemli avantaja sahip olabiliyorsunuz. Aynı zamanda emirlerin iletimi yine para demek, orayı Baturalp Bey son derece detaylı bir şekilde anlattı. Bugün geldiğimiz nokta bana biraz Amerika’daki petrol çıkarma teknolojisindeki gelişimi hatırlatıyor. Bildiğimiz gibi eskiden dikey olarak petrol kuyusu sondajı yapılıyor, oradan petrol çıkarılıyordu. Fakat daha sonra fark edildi ki bunun yatay olarak yapılması da mümkün. Daha evvel ulaşılamayan kaynaklara ulaşılıyor. Teknolojik gelişme sayesinde veriyi de buna benzetebiliriz. Çünkü bugün o kadar çok veri üretiliyor ki biz bunlara teknoloji sayesinde erişebiliyoruz. Bunun üç bacağı var. Biri verinin kendi üretimi, ikincisi bilgisayarların bunları işleme kapasitesi ve üçüncüsü de bunları saklama kapasitesi. Bizim işimizde bir veriyi aldığınız zaman sayısal modellerin üstüne koymadan evvel, o veriyi baza oturtmak zorundasınız. Çünkü veri olmadan herhangi bir sayısal modeli işletemezsiniz. Önce o sayısal modeli işlettikten sonra, o matematiksel modeli koyarsınız, yine verilerle geçmişe doğrutest edersiniz, başarı oranlarınızı veya başarısızlık oranlarınızı yaparsınız. Hatta daha sonra bilmiyorum gelebilirsek de makine öğrenmeleri veya yapay zekayla da bunları makinelerin hafızalarına yerleştirirsiniz. Keza emirlerde de benzer şekilde biliyoruz ki veriler emirlerin dağılımını kontrol ediyor, o dağılımda emirlerin nasıl yollaması gerektiğini, hatta gelen emirlerden bir sonraki adımın ne olduğunu gelişmiş algoritmalarla çıkarmaya çalışıyor. Dolayısıyla veri bugün itibariylebizim işimizde her şey, esasında alış tarafını bir motora benzetirsek, veri bu motorun yakıtı oluyor. O veri olmadan doğru kararlar alınması çok zor. O yüzden veri vazgeçilmez bir meta ve bu metanın değeri de her geçen gün artıyor. Veriyle ilgili diyebileceğim şu aşamada bu. AYKUT SARIBIYIK: Veri yeni petrol dedin yani enerji ve petrol bütün dünyayı değiştirdiğine göre, veriyle ilgili eğilimler de dünyayı yavaş yavaş değiştirebilir.Michael, önceki konuşmacılar, verinin işletmeler için nasıl değerli olduğu konusunda ayrıntılı olarak bilgi verdiler. Bilişim teknolojisi imkanlarını kullanarak verileri sermaye piyasaları ve işimizde katma değere dönüştürmenin yollarını aramalıyız. Enformasyon teknolojisine ilişkin veri ve veri işleyişinden kıymetli çıktılar yaratmalıyız. MICHAEL BABUSHKIN: Herkese iyi günler. Bir teknoloji sağlayıcı olarak, aslında 2 taraftan veriyle çalışıyoruz. Piyasa verileri geliştikçe, verileri yalnızca haber ajanslarından değil, aynı zamanda borsadaki kaynaklardan da topluyoruz. Aynı zamanda depolar, işler, buluta koyarız. İşlem platformlarına veri sağladığımız için verinin kullanıcı arayüzünde (User Interface – UI) çalışıyoruz. Tarihsel olarak veri dünyasında sadece bir eğilim vardı. Temel olarak, her yıl al-sat yapanlar için daha fazla veri sağlanmaktadır. Al-sat yapanlar her zaman daha fazla veriye ihtiyaç duyar ve yeterli veri olmadığını söyler. Aslında, verilerin üretildiği bir dünyadayız, yıllar içinde çok şey öğreniyoruz. Ancak, veriler iyi filtrelenmiyorsa, doğru müşterilere doğru yönlendirilmiyorsa veri sunum düzeyinde kalmış olur. Şu anda herhangi bir veri sağlayıcının sağlayabileceği tüm verilere doğrudan erişiminiz de olsa, deneyimli bir yatırımcı da olsanız ne yapacağınızı bilemezsiniz. Bakabileceğiniz çok fazla faktör var, çok fazla veri noktası var. Ancak, doğru uygulamalarla, doğru yazılımla ne kadar fazla veri noktasına sahip olursanız, al-sat yapan biri olarak o kadar nitelikli çözümler elde edebilirsiniz. Yani, burada katma değer önerisi aslında al-sat yapanlar için veri yazılım araçları kullanmaktır. Her yıl daha fazla artan veri ile ulaşılabilir. AYKUT SARIBIYIK: Teşekkürler, Michael, aynı soruyu Tsachi’ye sormalıyım. Tsachi, bir yazılım geliştiricisi. Bir yazılım şirketi bakış açısından veri ve verilerde işlenen eğilimler nelerdir, ürünlerdeki eğilimler nelerdir, yatırım stratejilerindeki eğilimler nelerdir, bütün bu veri çeşitliliği, bu enformasyon teknolojisinin mevcudiyeti ve sektöre katkısı nedir, ne gibi değişim yaratıyor? TSACHI GALANOS: Herkese merhaba. Genel eğilimlere bakalım. ABD’deki piyasaya hükmeden lider borsacılar perspektifinden bakmak istiyorum. Çünkü Wall Street’teki sermaye işlemlerinin çoğu bu büyük aktörlerin müşteri tuzağından oluşmaktadır. Geçenlerde, CME’deki en büyük pazar değişiminde Market Data’nın yöneticilerinden biriyle bağlantı kurdum ve bana bir broşür gönderdi. Bu broşürü açıyorum ve ilk cümleyi okuyorum. CME; “tüm kullanıcılara ve tüm al-sat yapanlara daha fazla şeffaflık sağladığını” söylüyor. Bu önemli mesaja ben de katılıyorum. En büyük değişim şeffaflıktır. Bu şeffaflığın tam olarak ne olduğunu, bu broşürde neye işaret ettiğini düşünüyorum. Piyasa verilerine baktığımızda, eskisi gibi olmayan iki faktör var. İki yıl önce, CME’den derinlikli bir veri almak istediğinizde, fiyatı ve her iki tarafta bekleyen 10 emri görüyordunuz. Bugün CME’ye abone olduğunuzda, tüm derinliği, tüm seviyeleri, takasa gönderilenleri görebilirsiniz. Bu bilgiler bütün kullanıcılara aktarılır. Yani bireysel olarak al-sat yapan kişi, tüm alım satım bilgisine erişebilir. İkincisi ise verilerin formatıdır. Eskiden her işlem fiyatındaki toplam bekleyen emir miktarı görülüyordu. Şimdi ise girilen her emir detaylı olarak görülebilmektedir. Burada, alım satım için gönderilen her verinin boyutunu tam olarak görebilirsiniz. Buna iyi bir örnek, alım satım sırasındaki yerinizi net olarak görebilirsiniz. Son zamanlarda piyasanın sahip olduğu göstergelere, diğerlerinin büyüklüğüne dayanan stratejilere yönelik gelişmiş reklamlar görmek tüm piyasa için şeffaflığı arttırır. Daha fazla şeffaf veriye sahip olmak daha doğru analiz yapmamızı sağlar. Michael’ın dediği gibi, bunun bir nedeninin de altyapının gelişmesinden kaynaklandığını düşünüyorum. Daha iyi bilgisayarlar (PC), daha güçlü işlemciler (CPU), daha fazla veri deposu (RAM) daha fazla işlem kabiliyeti ve sunucu tarafında depolama ile birlikte her şey çok daha fazla veriyi işlemeye izin veriyor. Bunlar al-sat yapanlara daha fazla işlenmiş veri ve daha iyi araçlar sağlamamıza imkan tanıyor. Burada bahsetmek istediğim son eğilim fiyatlandırma. Birkaç yıl önce ABD’de, “Robin Hood” isimli yeni bir aracı kurum farklı bir söylemle piyasaya girdi. “ABD hisse senetlerinin alım satımını artık komisyonsuz yapabilirsiniz.” Milyonlarca al-sat yapanı müşterisi yaptı ve ABD’deki en büyük aracı kurumlar arasında belki de bir numara oldu. Birkaç hafta sonra, diğer büyük aracı kurumlar da TD Ameritrade, Fidelity Investment bundan etkilenerek komisyon almamaya başladı. Artık al-sat yapanlar hiçbir komisyon ödemeden işlem yapabilir. Geçmişte sahip olduğumuzdan çok daha fazla bilgiyi işleyebilecek platformlar ile komisyonsuz al-sat yapabilmek piyasaya daha fazla şeffaflık kazandırmak açısından oldukça olumlu değerlendirilebilir. AYKUT SARIBIYIK: Burada bildiğimizden çok farklı bir piyasadan bahsediyorsunuz. Bu farklı bir panelin konusu olmalı. Türkiye’de piyasa şeffaflığı, emir defterinin al-sat yapanlara belirli bir ücret karşılığı sunulması tartıştığımız bir konu. Baturalp, bundan 7 yıl önce 10 emri zor gönderiyorduk, şimdi tek müşterinin 500 emrini saniyede gönderiyoruz dedin. Dolayısıyla müşterilerin değiştiğini anlıyorum. TEB Yatırım olarak bireysel müşteriler nasıl değişti, neydi, ne istiyorlar, onlara hangi ürünleri önermeniz gerekiyor, piyasadaki rekabet sizi kurumsal müşterilere neler sunmaya zorluyor, neler talep ediliyor, teknolojik bacakta artık aracı kurumları bekleyen, zorunda olan yatırımlar, ürünler, gelişmeler neler, biraz bundan bahsedersen belki bizler de bireysel yatırımcı olarak neler karşımıza çıkacak, yavaş yavaş anlarız. BATURALP CANDEMİR: Memnuniyetle anlatayım, 33 dakikanın 30 dakikasını kullanabilirim. Hem kurumsal yatırımcılar tarafında hem de bireysel yatırımcılar tarafında dramatik bir değişiklik var. Neticede herkes elde ettiği veriden bir strateji oluşturup, o stratejiyi gerçekleştirerek yatırımcılarının getirisini artırmaya çalışıyor. Ama bunu yapmak sadece veriyi analiz etmekle mümkün değil. Veriyi daha önceden de analiz ediyorduk, çok fazla veri geliyordu, şirketlere dair, makroekonomik haberler geliyordu; bunları bir potada eritip bir yatırım stratejisi ortaya koymaya çalışıyorduk. Ama bunu yaparken verileri bekliyorduk; aylık veri gelsin, çeyrek verisi gelsin, bazen satışa ilişkin veriler gelsin, üç ayda bir bilançolar çıksın, onların hepsini bir arada analiz edelim ve sonuçta bir yatırım stratejisi çıkartıp yatırımcılara yardımcı olalım, biz aracı kurumların göreviydi. Portföy yöneticilerinin görevi de başkalarının parasını en iyi şekilde yönetip getirilerini artırmaya yardımcı olmaktı. Bu işin bir boyutu olarak kalmaya devam ediyor. Fakat bu uzun süren analizin ötesinde, çok daha çabuk piyasadaki anomalileri keşfedip, oralardaki anomalilerden bir getiri sağlamayı ümit eden yatırımcılar da var. Bu yatırımcılar eskiden de vardı. Onların analiz etme zamanı aracı kurumlara ya da portföy yönetim şirketlerine göre biraz daha kısa olabilir ama şu ana göre çok daha uzundu. Yani biz ayda, iki ayda bir strateji değiştirirken, portföy yönetim şirketleri, kurumsal portföy yönetim şirketleri üç ayda, beş ayda bir strateji değiştiriyordu. Ama bazı bireysel yatırımcılar Türkiye’de, daha hızlı kararlar alabiliyorlardı. Verileri aslında daha hızlı işleyebiliyorlardı, biz onlara spekülatör diyorduk, yani manipülatör demek istemiyorum, onları ayırt ediyorum. Aslında piyasanın hacminin belli bir kısmını da bu tür yatırımcılardan sağlıyorduk. Şimdi son teknolojik gelişmeler, borsanın kapasitesinin artması, yeni tür yatırımcılar da getirdi. Bu yatırımcıların daha öncekilerden temel farkı şu; çok daha geniş veriye bakarak analizi yapıyorlar ve bunu çok hızlı yapıyorlar. Çok hızlı yaptıkları için anomalileri insanlara göre çok daha hızlı keşfedip onu keşfettikten birkaç milisaniye sonra da emrini hazırlayıp gönderebiliyor. Bu bütün piyasanın değişmesine sebep oldu. Çünkü çok iyi analiz kabiliyeti olan, gerçekten piyasayı çok iyi tanıyan insanlar hâlâ var. Ama o insanlar o kadar hızlı hareket edemedikleri için başkaları daha büyük bir veri setini daha iyi işleyip daha iyi analiz edip daha çabuk emir üretebildiği için onlar öne geçmiş oldular. Birkaç şeyi hatırlıyorum, yurtdışına yaptığımız roadshow’da; müşterilerin talepleri eskiden işte makroekonomik gidişat nasıl, piyasalar nasıl, şirketlerin durumu nasıl, değerlemeler nasıldı şeklindeydi. Son zamanlarda yeni tip müşterilere de tabii hizmet vermeye, onları müşteri edinmeye çalışıyoruz ya da yatırımcıları müşteri edinmeye çalışıyoruz. Talepleri tamamen farklı. Onların sorduğu birinci soru, bana hangi verileri ne kadar çabuk gönderebilirsin, benim emrimi ne kadar hızlı iletebilirsin. Yani bilginin bir yerden bir yere transferi. Yine bir roadshow’a giderken uçakta izlemiştim, “The Hummingbird Project” isimli 2018 yılı yapımı bir Amerikan filmi. Filmin konusu şu, yatırım şirketinde çalışan iki arkadaş, Kansas’tan New Jersey’e fiber optik kablo döşemeye çalışıyor ve bütün bu yolu, dağları taşları, ovaları geçerek döşedikleri fiber optik kablodan beklentileri, diğer yatırım şirketlerinden aşağı yukarı 7-8 milisaniye daha önce emrini borsaya ulaştırabilmek. Onun için yapılan yatırım o kadar büyük bir yatırım ki ama bunu birkaç hafta içerisinde geriye kazanabileceklerini düşünerek bu yatırımı yapıyorlar ve bu aylar süren bir yatırım. Ve biz de şu anda oralarda olmasak da çok uzak olmayan bir gelecekte buraya gidiyor durumdayız. Çok uzak olmayan derken bir iki yılı kastediyorum, 15 yıl sonra orada olmayacağız. Onun için hem yatırımcılarda profil çok değişti hem aracı kurumlarda bu yeni tür yatırımcıya da hizmet verebilecek altyapının oluşturulması için çok ciddi yatırımlar lazım. Fiber yatırımları falan kastetmiyorum artık, aslında kastettiğimiz verinin bir yerden başka bir yere transferini çok hızlı yapmak, çok hızlı yapmaktan kastım da 1 saniye falan değil, 1 saniyenin binde biri milisaniye, milisaniyenin de binde biri mikrosaniye dersek oralardan bahsediyoruz. 70 mikrosaniye, 150 mikrosaniye daha önce verinin iletilmesinden bahsediyoruz. Borsaya ilişkin verileri önümüzde görüyoruz ama gördüğümüz veriyle gerçek veri arasında 1 saniye mi var, 10 mikrosaniye mi var, onlar çok önemli hale geliyor ve bizim de bu tür yatırımları, yani ciddi IT yatırımları ile altyapıya yapacağımız yatırımlarla hem bu mesajın götürülüp getirilmesi sırasında geçen süreyi kısaltmamız hem de verileri düzgün bir şekilde tutup onları sonradan kullanabileceğimiz halde bir yerde saklayabiliyor olmamız lazım. Daha fazla uzatmadan burada keseyim, son kısımda kalanı ekleyeyim. AYKUT SARIBIYIK: Çok teşekkürler. Tankut, Baturalp aracılık hizmetleri sırasında müşterilerden gelen talepleri kısaca özetledi. Peki X jenerasyonu, Y jenerasyonu derken şimdi Z jenerasyonunu konuşuyoruz. Çocuklar cep telefonu ile doğdu, verinin içine doğdu. Finansal piyasaları nasıl tüketiyorlar, sen onların fonlarını nasıl yönetiyorsun, onlara ne önereceksin, ileride neler değişiyor, neler oluyor, sektör senin açından senin tarafından nasıl değişecek, nasıl ürünler göreceğiz, neler olacak? TANKUT TANER ÇELİK: Sektöre baktığınızda iki dinamik var; biri dediğiniz gibi gittikçe hızlı karar almayı gerektiren mekanizmalar, Baturalp Bey yine oldukça detaylı şekilde anlattı. Bize gelen müşterilerin beklentisi, portföy şirketlerinin yatırımı yapıp elde ettikleri getirileri fonlara aktarmaları yönünde. Dolayısıyla onlar da fonlar aracılığıyla bu işlemlerin getirilerinden faydalanmak istiyorlar. Yeni neslin önemli tarafında şu var, insan yaşamı da uzadığı için bu algoritmalar ne kadar ilgili kalır bilmiyorum ama bu arada tasarruf disiplini veya bilgide varlık dağılımı daha çok önem kazanıyor. Bilgide varlık dağılımını yapabilmesi için de tabii teknoloji birçok veriyi onların da önüne sunuyor. Kendi risklerini ölçebilmelerini sağlıyor. Bizim burada bir başka fonksiyonumuz da bu tip insanlara yatırımlarında teknolojiyi kullanarak, risklerini daha iyi ölçerek, geleceğe yönelik daha iyi finansal planlamalar sağlamak şeklinde olabiliyor. Çünkü eskisinden daha fazla veriye sahibiz. Belli bir dönemde ürünlerimizin eskisine göre likiditesinin artması gerekecek. Teknolojik mesela Exchange Traded Funds (ETF)’ler bunun en güzel örneği. Bildiğiniz gibi, ETF’ler esasında baktığınız zaman yatırım fonlarının borsada işlem göreni. Ama farkı ne, biri kapanıştaki fiyatlarından işlem görüp ertesi günkü güne geliyor. Ama ETF dediğiniz şey; borsa yatırım fonunda gün içindeki herhangi bir fiyattan üstten satıp gün içinde arbitraj yapabildiği gibi veya ETF’in içindeki varlıklarla fonun kendi borsadaki işlem fiyatı arasında bir arbitraj varsa, bundan faydalanabilmek. Yani dolayısıyla insanların baktığınız zaman fiyatı real-time değerlenen, ona göre işlem gören ürünlere ihtiyacı çok fazla. Tabii Türkiye’de bu niye gelişmedi konusu ayrı bir toplantı konusu. Ama yurtdışına baktığımız zaman, özellikle 2000’lerin başından itibaren bu ETF’ler oldukça önemli bir yer aldı. Hatta Blackwell Global Investments, The Vanguard Group gibi şirketler bugün trilyonlarca doları bu ETF’ler üzerinden yönetmekte. Bunun da belli bir dönem sonrasında bizim ülkemize adapte olacağını düşünüyorum. AYKUT SARIBIYIK: Çok teşekkürler. Pasif varlık yönetiminin önemini anladığım kadarıyla burada konuştuk ve likiditesi daha yüksek, çeşitliliği daha fazla ve ETF gibi aslında ağır yükü sizin tarafın yaptığı, müşteriye sadece seçmesi kalan ürünlerde eğilim görüyorsun. Çok doğru. Öyleyse Michael, alış ve satış tarafı sahada birbirleriyle kavga ediyorlar ve biz onlar için teknolojik silahlar sağlıyoruz. Peki, teknoloji açısından gördüğünüz eğilimler neler, yakın gelecekte ne tür teknolojiler veya ürünler veya hizmetler göreceğiz, gündemdeki konu nedir veya önümüzdeki birkaç yıl için gündemin konusu ne olacak? AYKUT SARIBIYIK: Hangi yıllar? TANKUT TANER ÇELİK: Baktığınızda, 1970’lerin sonundan başlayıp 2005’e kadar, yani 40 yıl önceden ilk olay oradan başlıyor. Hatta ilginç bir yan, yine benzer bir şekilde, 1985 yılında Deep Blue ve Gary Kasparov’un yarışması önemliydi. Çünkü ilk defa bir artificial intelligence, yapay zekâ bir insana karşı oynuyordu ve sonuç insanın zaferiyle çıktı. 35’e 0 Kasparov kazandı. Ama 1996 yılına geldiğimizde, bu sefer 35 oyun oynayamadılar, 4-2 bitti yine Kasparov kazandı. 1997, bu sefer 3,5-2,5 makine kazandı. Ama Kasparov pes etmedi, oyunun şeklini değiştirdi. Bu sefer adına gelişmiş satranç veya İngilizcesi advanced chess denen, yeni kurallara dayanan satranç oyuncu gelişti. Buradaki olay şu, satranç oyuncusu aynı zamanda makineden yardım alabiliyor. Yani karar verme desteği gibi, siz bu sayede yarışıyorsunuz. Yine bilgisayarları yeniyordu, ta ki 2013 yılına kadar. 2013 yılında, o zamanki Norveçli şampiyonu bilgisayar yenmişti. Bizim finansal piyasalara baktığımızda, şunu göreceğiz, bu evrim sürecindeki gibi belli türlerin yok olması gibi, ortama adapte olamayan veya yeterli para kazanamayanlar yok olurken, diğerleri kazanmaya devam edecek. Dolayısıyla buraya geldiğimizde, yapay zekâ oldukça önemli. Ama şu nokta henüz Kasparov’un yenildiği noktada değil. Bunu nereden biliyoruz çünkü bugün dünyada pasif yatırımlar için haklısın ama aktif yatırımlara bakıldığı zaman, akademik çalışmalar da gösteriyor ki yapay zekaların yönettiği fonlar hâlâ insanların yönettiği fonlara karşı kesin bir üstünlük sağlamış değil. Aradaki farklar istatistiki yanılma kadar. Ama öte yandan, insanlık için kötü haber de şu, insanlardan da kötü değiller. O da bu durumu şu hale getiriyor, baktığınızda insanlığa oldukça yaklaşmış durumda. O zaman biz ne noktadayız, Kasparov’un belki geliştirmeye çalıştığı makine yardımıyla, machine learning’i de kullanarak bizlere yardımcı olup hâlâ insanın karar verebildiği süreçler hâlâ yaşayacak gibi gözüküyor. Bunu şuradan da anlıyoruz, mesela verinin öneminden bahsettik ama veriyi işlerken bugün Amerika’da artık anlık verilerden bahsediyoruz ya, en basit veri şudur ki gayrisafi millî hasıla, büyüme rakamı, belli gecikmelerle gelir hesaplamalar nedeniyle. Fakat Amerika’ya bakarsanız, bunu oldukça real-time’a yakınlaştırmayı hedefleyen GDP Now veya Nowcast gibi tahmin şirketleri her veri çıktığında veriyi açıklıyor ve dolayısıyla nihai rakamı tahmin etmeye çalışıyor. Fakat orada da maalesef sonuçlar çok parlak değil, yani oynaklığı var. Keza aynı şekilde MIT’nin 1 billion price project dedikleri 1 milyar emtianın veya hizmetin enflasyon sepetindeki 1 milyar fiyattan oluşan bir sepet oluşturup, onunla enflasyonu tahmin etmeye çalışıyorlar. O da mesela real-time olarak çok avantaj sağlamış durumda değil. Dolayısıyla henüz gelişmeye açık ama bilgisayar dünyasında bu gelişme durmayacak, ilerleyecek o yüzden anlattım. Baturalp Bey’in dediği gibi daha gelişmiş insan gücüne, bunları kullanabilen, o verilerin nasıl aktarıldığını ve modellerin ne dediğini anlayabilen, yorumlayabilen insanlara ihtiyaç var. Mesela 80’li yıllarda kuantum devrimi başladığında bu ilk modellerin kurucusu Emanuelle Derman’ın çok güzel bir kitabı var. “Models Behaving Badly”, yani kötü davranan modeller kitabında şunu anlatır; esasında hiçbir model sonsuza kadar aynı şekilde çalışmaz. Her bir model değişik döngüler içinde değişik tepkiler verir. Model geliştiricinin görevi aynı zamanda ne zaman bu modeli terk etmesini bilmektedir. Dolayısıyla baktığınızda hem makinelerin öğreneceği hem de insanlarla makinelerin beraber yaşayacağı bir sürece doğru girmemiz kaçınılmaz. AYKUT SARIBIYIK: Çok teşekkürler. Tsachi son soru sende, bu yüzden tüm zamanı kullanabilirsin. Burada bahsettiğimiz eğilimlerden biri veri, diğeri ise dünyayı yavaş yavaş şekillendiren makine öğrenmesi ve yapay zekâ uygulaması. Bir başka büyük yönelim ise farklı veri setlerinin şeffaflığıdır. Biz bu konuları fazla bilmiyoruz. Belli yatırımcıların görebildiği bir emir defteri var. Öyleyse lütfen bize basit kelimelerle, kolokasyon nedir, her protokolün ne olduğunu, emir defterlerinin ne olduğunu ve yatırımcılar olarak nasıl görebileceğimizi, yararlanabileceğimizi ve analiz yapabileceğimizi söyleyebilir misiniz? TSHACI GALANOS: Emir defteriyle başlayacağım, bunun ne olduğunu açıklayacağım, bir örnek vereyim. Ardından ürünümüzü anlamak için 2 dakikalık bir video izleyeceğiz. Piyasada herhangi bir işlem, bekleyen bir emir ile süreli bir emrin birleşimidir. Emir defteri tüm süreli emirlerdir. Piyasanın derinliğini, bekleyen tüm al-sat emirlerini görebiliriz. Bu konuyu daha iyi açıklamak için bir örnek vereyim. Meyve pazarına gittiğinizi düşünün. Pazarda elma satan tezgahın önünde durup 1 kg elma istiyorsunuz, pazarcı da 5 TL’ye 1 kg elmayı satıyor. 5 TL, 1 kg elmanın fiyatı. Fakat bu sadece bu tezgahta geçerli olan fiyat. Pazardaki bütün elma satıcılarının fiyatlarını bilirseniz alıcıların da kaç liradan aldığını, ne kadar almaya hevesli olduğunu bilirsiniz. Piyasadaki tüm alıcıları, satıcıları, fiyatı, likiditeyi bilme yeteneğine emir defteri deniyor. Al-sat yapan bütün profesyonellerin bu emir defterine ihtiyacı var. AYKUT SARIBIYIK: Bu emir defterinin görsel bir örneğini getirdiniz mi? TSHACI GALANOS: Evet, bir book map videosu izleyelim, geliştirdiğimiz bu platform ile emir defterini görselleştirdik. AYKUT SARIBIYIK: Şu anda gördüğünüz tablo, aslında çoğumuzun göremediği tablo. Bu piyasadaki olan bütün işlemlerin, bekleyen işlemlerin, büyüklüklerin ve sıraların olduğu bir görüntü. Bu bildiğimiz verinin dışında başka bir veri. TSHACI GALANOS: Hitmap’i açıklayacağım. Burada fiyatları, gerçekleşen işlemleri, derinliği, bütün satış işlemlerini ve alım fiyatının altındaki alış emirlerini görürsünüz. Bu kısa video book map’in ana özelliklerini ve nasıl kullanılabileceğini anlatıyor. Bookmap ile piyasayı hissedebilirsiniz. Piyasanın dinamiklerini, oyuncuların niyetlerini, fiyat ve hacme bağlı kalmadan anlayabilirsiniz. Bookmap ile al-sat yapanların modellerini inceleyebilir, gelecek davranışlarını tahmin edebilirsiniz. Bookmap API ile var olan otomatik al-sat stratejilerini ve göstergelerini kullanabilir veya kendinize özgü strateji oluşturabilirsiniz. Profesyoneller tarafından kullanılan platformu kullanmaya başlayın ve günlük işlemlerinizi bir üst seviyeye taşıyın. Şimdi bookmap’i indirin. AYKUT SARIBIYIK: Süremizin sonuna geldik. Tam da vaktinde bitirdik. Soru alamadık ama soruları her zaman bize dışarıda sorabilirsiniz. Teşekkür ederiz. Ayaklarınıza sağlık.